Bütünsel Öğrenme

Tarih: 11.10.2019 Yazar: liTerda
liTerda Blog

Uzun yıllar süren bilimsel çalışmalar gösterdi ki beynin bazı kısımları mantıksal, metodolojik öğrenmeden, bazı kısımları ise sezgisel, fotografik öğrenmeden sorumlu. Bu kısımlar aslında birlikte çalışıyorlar. Ama bazı insanlar mantıksal, metodolojik düşünen kısmı, bazı insanlar da sezgisel, fotografik kısmı daha aktif olarak kullanıyorlar. İlk grubu işitsel-zamansal; ikinci grubu görsel-mekansal olarak adlandırabiliriz. Her iki grubun öğrenme süreçlerini ilgilendiren bazı özellikleri şöyle listelenebilir:

İŞİTSEL-ZAMANSAL ÖĞRENİCİ

Düzenlidir; düzenli ve sessiz ortamlarda çalışmayı sever. Karışık, gürültülü ortamlarda odaklanma zorluğu çeker.

Dakiktir, kuvvetli bir zaman algısı vardır.

İşitsel yönü kuvvetlidir; sözcüklerle düşünür.

Hızlı ve güzel yazar.

Adım adım öğrenir; en son sonuca varır.

Bir sonuca nasıl vardığını adım adım tarif edebilir.

Kolaydan zora; basitten karmaşığa doğru ilerler.

Yavaş yavaş kavrar. Çünkü beynin bu kısımları saniyede 200 işlem yapabilirler.

Anladığı bir şey üzerinde tekrar durmak öğrenmesini pekiştirir. Uzun süreli odaklanabilir.

Çok iyi analiz yapar.

Detaylara dikkat eder, büyük resmi kaçırabilir.

Sözlü emirleri iyi takip eder.

Kavramları birbirleriyle bağlantıları ile tanımlar.

Kısa dönem işitsel hafızası iyidir. Duyarak, dinleyerek, okuyarak ezberler. Ezberinin pekişmesi için bol bol tekrar gerekir.

Pekiştirmek için tekrara ihtiyaç duyar.

Öğrendiğini aynen uygular.

Duyguları daha yüzeysel yaşarlar.

Duygusal durumundan bağımsız olarak öğrenir.

Katı bir doğru-yanlış algısı vardır.

Tekbir doğru cevap ister.

Genelde notlarının tümü yüksektir.

2 boyutlu algı erken dönemde gelişir.

Bir şeyi kitaplardan okuyarak veya öğretmenden dinleyerek öğrenir.

Sabah ve öğlen enerjisi daha yüksek, öğrenmesi daha kolaydır.

Tek başına çalışmayı tercih eder.

GÖRSEL-MEKANSAL ÖĞRENİCİ

Başkalarına dağınık görünen kendine özgü bir düzeni vardır. Karmaşıklık onu yormaz, sesten rahatsız olmaz.

Zamanı iyi kullanmakta zorlanır. Ama kuvvetli bir mekan, boyut, hacim algısı vardır.

Görsel yönü kuvvetlidir, resimlerle düşünür.

El yazısı güzel değildir; klavye ile yazmayı tercih eder.

Bütün olarak öğrenir; her şeyi bir bütünlük içinde algılarlar.

Bütünden parçaya gidebilir.

Doğru sonuca çok hızlı ve sezgisel bir yönlenmeyle varır; süreci adımlara bölmez.

Tek bir lokmada, bir anda öğrenir; karmaşık kavramları öğrenmek onun için çok daha kolaydır.

Çok hızlı kavrar. Çünkü beynin bu kısımları saniyede 100 trilyon işlem yapabilirler!

Anladığı bir şey üzerinde tekrar durmak onu çok sıkar; dikkati dağılır; fiziksel olarak da ortamdan uzaklaşmak ister.

Çok iyi sentez yapar.

Büyük resmi görür; detayları kaçırabilir.

Görsel haritaları iyi takip eder.

Kavramları büyük resimdeki yerleriyle tanımlar.

Uzun dönem görsel hafızası iyidir. Dokunarak, görerek, adeta bir resim çeker gibi ezberler. Bir kere ezberlediğinde kolay kolay unutmaz.

Kalıcı olarak öğrenir; tekrar ve pekiştirme onu sıkar.

Kendi yöntemlerini geliştirir.

Duygularını çok daha derin yaşarlar.

Öğretmeninin davranışları ve öğrenme ortamındaki olumlu / olumsuz duygu durumu onu son derece etkiler.

Çok farklı açılardan bakabilir.

Problemlere birden fazla ve sıradışı çözümler getirebilir.

Bazı derslerde çok iyiyken, bazılarında iyi değildir.

Önce 3 boyutlu algı gelişir, daha sonra 2 boyutlu algı gelişir.

Bir şeyi kullanım alanı veya çevresi içinde çok daha rahat öğrenir.

Geceleri enerjisi daha yüksektir. Çalışmasını çoğunlukla gece yapması gerekir.

Ekip çalışmasını tercih eder.

Alışageldik eğitim sistemleri işitsel-zamansal öğrenme üzerinde yükseliyor: Adım adım çözümleme, sessiz çalışma ortamı, süreli sınavlar, doğru/yanlış soruları, kitaplar, tekrarlar, kolaydan zora gitme…. Bu durumda hem tek yönlü beslenmiş olduğundan görsel-mekansal öğrenme merkezleri pasifleşiyor, hem de yapı itibariyle ağırlıklı görsel-mekansal öğrenmeye açık çocuklarımız dışarıda kalıyor; hiç kendilerine göre olmayan yöntemlere ve materyallere mecbur ediliyor.

Oysa farklı bir yaklaşım mümkün! Okul öncesi ve ilkokulun ilk yılları bu konuda da son derece önemli. Çünkü bu yıllar çocuklarımızın çoğunlukla görsel-mekansal öğrenme merkezlerini kullandıklarını, diğer yandan da işitsel-zamansal öğrenme ile tanıştıkları yıllar… Görsel-mekansal merkezleri hatalı budayıp kısırlaştırmadan, sağlıklı şekilde besleyerek, işitsel-zamansal merkezlerin öğrenme işine katılımına ustalıkla asiste ederek ve aynı zamanda ikisi arasındaki bağları güçlendirerek beynini bütün olarak etkin kullanan bireyler yetişmesine katkıda bulunabiliriz. Bunun için:

MEVCUDU BESLEME:

Baskın işitsel-zamansal veya baskın görsel-mekansal olmaya aday gördüğümüz çocuklarımızı tespit edebiliriz. Bunun için ilgili liTerda testlerini kullanabiliriz. Ders materyallerimizi her iki öğrenici tipine de hitap edecek bir zenginliğe kavuşturabiliriz. Bu durum doğası gereği zıt olan şeyleri bir arada barındırmayı gerektirebilir.

Çünkü görsel-mekansal ve işitsel-zamansal öğrenciler öğrenme şekilleri ve ihtiyaçları itibariyle birbirlerinin tersi olabilirler. Bunun üstesinden gelmek amacıyla: Her bir materyali sunarken, her bir yöntemi uygularken, bunda zorlanacak olan öğrenici tipine birebir ilgi ve kolaylaştırma ile yardım edebiliriz. Mesela bireysel çalışmaları tercih eden işitsel-zamansal öğrenici bir çocuğumuza, ekip çalışması sırasında sözlü yönlendirmelerle destek olabiliriz. Öğrenme materyalinin fıtratına ve o anki ihtiyaca göre görsel-mekansal kısımları, ihtiyaca göre işitsel-zamansal kısımları aktifleştirecek şartları sağlayabiliriz. Mesela test yapıyorsak, bu işitsel-zamansal olduğu için ortamı sessizleştirebiliriz; bir probleme özgün çözümler arıyorsak arka planda sözsüz bir müzik çalabiliriz.

ALTERNATİFİ TANIŞTIRMA:

Her bir öğrenici tipi için, önce güçlü yanlarını iyice ortaya çıkarma ve belli bir aşamadan sonra zayıf olan yanlarını geliştirme sürecini işletebiliriz. Çünkü işitsel-zamansal öğrenicilerin bütünü görme, detaylarda boğulmaktan kurtulma, sezgisel olarak doğruyu bulma, özgün problem çözme, sanatsal üretim, grup içinde çalışma, vb. sağlayacak öğrenme merkezleri ile bağlantı kurmaya; Görsel-mekansal öğrenicilerin de zamanı iyi kullanma, düzenli olma, başladığı işi bitirme, gerekli detayları fark etme, vb. sağlayacak öğrenme merkezleri ile bağlantı kurmaya ihtiyaçları vardır. Örneğin, görsel-mekansal öğrenici bir çocuğumuz ancak kendinin başarılı olduğuna dair inanç içine yerleştikten ve hem özgüven, hem de motivasyon olarak yükseldikten sonra zamanı nasıl daha iyi kullanabileceği konusunda bir şeyler öğrenmeye hazır olacaktır. Aksi takdirde zaman yönetimi konusunda ilk başlarda yaşayacağı zorlukları ve başarısızlıkları tolere edemeyecek ve geri çekilecektir.

BAĞLANTIYI GÜÇLENDİRME:

Tüm çocuklarımız için, beynin farklı merkezleri arasındaki bağlantıyı kuvvetlendirmek üzere hazırlanmış liTerda bütünsel beyin çalışmalarını yaptırabiliriz. Örneğin; aşağıdaki gibi basit fiziksel egzersizlere ağırlık verebilir, bunları oyun formatında öğrenme sürecine katabiliriz:

Vücudun orta ekseninde çaprazlanan hareketler yapmak (Örneğin sağ eli sol dize vurmak, sol el ile sağ dirseği birbirine dokundurmak)

Birden fazla nesneyi havada atıp tutmak

Burun ucuna tutulan ve yavaş yavaş yakınlaştırılıp uzaklaştırılan bir nesneye odaklanma egzersizleri

İyi bildiğimiz bir odada gözü kapalı yürümek

Çok büyük bir 8 rakamının üzerinden sağ elle, sol elle, ayaklarla gitmek

Her iki elle yazmak

Gözün daha hızlı odaklanmasını sağlamak ve aktif görme alanını genişletmek üzere hızlı hareket takibi